Baktığımız yer bulunduğumuz yerin bir nevi ayinesi görevini yapar. Ve referans noktamızı belirler. Bulunduğun yeri bir başka yerle karşılaştırdığında referans noktanı belirlersin. Referansını iyi noktadan belirleyen eksiklerini görür ve ona göre rotasını çizer. Bir örnekle açıklamak gerekirse bir geminin denizde seyr edebilmesi için kaptanın referans noktasına bakarak oluşturduğu rotaya bağlıdır. Mesela Kutup Yıldızı o kaptanın referans noktasıdır. İlerlemeyi ve yön tayin etmeyi onu referans alarak sağlar. İnsanların hayalleri o insanın referans noktasıdır. Hangi durumda olduğunu veya eksiklerinin neler olduğunu farkına varmasına sebebiyet verir. Hz. Muhammed Aleyhisselam Müslümanın referans noktasıdır. Ona bakarak eksiklerini görür. Anlayacağın referans noktan ne ise sen O sundur. Burada senin tayin edeceğin nokta çok önem arz etmektedir. Kısacası anlayacağımız şudur ki ; asırlar boyunca hangi konu olursa olsun referans noktası olmayanlar ilerleme sağlayamazlar.
Peki kendimizde bunu tatbik edersek yada devletimize bunu tatbik edersek nasıl bir sonuca varırız ? Bize her zaman öğütlenen referans hep batı olmuştur. Batının inkılapları, hak ve özgürlükleri, kültürleri bizim için hep öğütlenmiş ve takip edilmesi gerekildiği söylenegelmiştir. Her zaman temsil makamlarımızdaki devlet büyüklerimiz yüzümüz batıya dönüktür demiş Ve ısrarlı ve kararlı bir dil kullanmıştır.
Peki biz batı için neyiz ?
Biz batı için önemli bir Pazar alanıyız. Şirketlerinin mahsullerini alanız yada ucuz iş gücüyle yapanız. Güvenliklerini temin eden ileri karakoluz. En son mülteci sorununda görüldüğü gibi bize metiyeler dizdiler. Zaten bu yüzden varız . Bu yüzden bizi var ettiler. Hiç bir zaman onlar için ne ekonomik nede siyasi bir sorun olmadık. Ne zaman onlar için bir sorun teşkil etsek hep önlem aldılar. Biz ne doğunun nede batının kavgasında hiç olmadık. Onlar kendi aralarında savaştılar bizde kendi içimizde savaştık.
Batının başlattığı doğu batı savaşında hiç olmadık. Çünkü batının savaşı hiç bize göre değildi. Haince ve kalleşçe yaptıkları savaşı biz hiç benimsemedik. Ama batı bizim için hep örnek alınacak referansımızdı.
Şimdi doğu bloğu güçleniyor. Teknoloji yavaş yavaş oraya kaydı. Batılı ülkelerin üretimi zaten Çin'e kaymış durumdaydı. Şimdi Çin’in dünyada üzerindeki ataklarını seyrediyoruz. Altyapıyı ve üretimi tek elde toplama yatırımları her gecen gün ciddi boyutlara varıyor. Batının Liman işletmelerini , enerji şirketlerini eline geçirerek imparatorluğunu daha da genişletiyor. Banka sistemleri , gıda sektörlerinde dev şirketleri tek tek bünyesine katıyor. Çin son 6 yılda 100 milyon doların üzerinde 600 alım gerçekleştirdi. Genellikle bu alımları gerçekleştiren şirketler Çin devletine ait olanlar. Birde devlete ait olmayanlar düşünürsek rakam çok çok yukarda. Heleki 100 milyon doların altında olan alımları sayılamadığından buradanda büyük bir güç gelirini eklemeyi unutmayalım.
Peki bu ekonomi savaşını kim başlattı ?
Kim mi başlattı ? Tabii ki batı başlattı. Nasıl mı başladı ? Hadi biraz eskiye gidip bakalım.
Çin imparatorluğu dış dünyada yaşayanları barbar olarak adlediyor ve onların gelişmelerini hiç takip etmiyordu. Yabancı tüccarlar devletin izin verdiği limanlarda ticaret yapabiliyordu. Bu tüccarların büyük bir bölümü 1800’lü yıllarda ingilizlerden oluşuyordu. İngilizler Çin'den çay, porselen ve ipek gibi malzemeler alıyordu. Ama Çin'e hiç bir şey satamıyorlardı. Hele ki sanayi devriminin sağlamış olduğu avantajlarını kullanamıyor. En azından tekstil ürünlerini bile satamıyorlardı. Çin'e sürekli altın ve gümüş akıyor, İngiltere’nin Çin'e ticaret açığı vermesine sebep oluyordu.
İngiltere ekonomisini zorlayan bu açığı kapatabilmek için çözümü afyonda bulmuştu. Hindistan'dan getirilip kaçak olarak Çin'de piyasaya sürülen afyon bağımlılık oluşturarak artan bir ekonomiye sahipti ve sonunda ekonomik denge İngiltere lehine dönmüştü.
Bunu fark eden Çinli devlet yetkilileri bir dizi önlem almaya başladılar. Bu müdahale İngilizler tarafından savaş sebebi sayılmış ve 1839 yılında afyon savaşları başlamıştı. Sanayi devriminin getirmiş olduğu yıkıcılıkla saldıran İngilizler Çinlilere karşı zafer üstüne zafer kazanıyordu. Çinliler ise dış dünyadaki insanların barbar olduğunu düşünüp onların gelişmelerini hiç takip etmemişlerdi. Ve bu sorumsuzluklarının acı bedelini ödüyor ve ödeyeceklerdi.
Ne Sanayi devriminin . Nede devrimin doğurduğu savaş teknolojisinin hiç farkında olmayan Çin kolay lokma olduğu anlaşılmıştı. Gücü yeten herkes Çin'den bir şeyler koparma derdine düşmüştü. İngiltere'nin yanında Almanya, Fransa, italya, Avusturya-Macaristan, Rusya, ABD, Japonya gibi zamanın güçlü ekonomisine sahip devletler her huzursuzlukta Çin'e savaş açıyor. Çin ise yenilgileri kabul edip ağır tazminat ödemek zorunda kalıyordu.
Anlayacağınız bu savaşı batı başlatmıştı. Peki Batı mı sonlandıracak yoksa Doğu mu ? Çin geçmişteki hatasından ders alıp artık dünyada olup bitenleri yakından takip ediyor. Peki biz hala geçmişteki hatalarımızda diretecek miyiz ?
Sözün özü artık referansımızı değiştirme zamanı gelmiştir. Bundan sonraki yazılarımda Çin'i referans alarak yazmayı düşünüyorum. Eğer sizde ilgilenirseniz beraberce okuyalım beraberce öğrenelim.
Vesselam..
Copyright (c) 2010 Misbah Gazete and Powered by Blogger.
0 yorum:
Yorum Gönder